Ticaret Bakanlığı’nın ev sahipliğinde, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) organizasyonunda Türk devletlerinin bağımsızlığının 30’uncu yıl dönümü dolayısıyla Türkiye-Türk Cumhuriyetleri Ekonomi ve Ticaret Konferansı gerçekleştirildi.
Konferansın açılışında konuşan Bakan Muş, Türkiye ve Türk Cumhuriyetleri arasında kadim tarihi ve kültürel bağlara dayanan çok güçlü ilişkilerin bulunduğunu belirterek, her alanda sahip olunan bu köklü ilişkilerin ekonomik ve ticari alanda daha da derinleştirilmesinin amaçlandığını kaydetti.
Muş, mevcut ilişkilerin değerlendirileceği bu konferansın, Türk dünyasının geleceğine yönelik ortak bir vizyon belirlenmesine katkı sağlamasını umduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
“1991 yılı, Türk Cumhuriyetleri’nin bağımsızlıklarını yeniden kazanarak, dünya devletler sahnesinde tekrar yer almaları nedeniyle bir dönüm noktası olmuştur. Bağımsızlığın hemen ardından millî kimlik ve devlet kurumlarının inşa sürecini başarıyla tamamlayan Türk Cumhuriyetleri, güçlü bir şekilde kültürel, toplumsal ve ekonomik yapılarını tesis etmişlerdir. Nitekim Türkiye, bağımsız Türk Cumhuriyetleri’nin birer birer tarih sahnesine çıkışlarını büyük bir heyecanla karşılamış, bu suretle kardeş ülkelerin bağımsızlıklarını ilk tanıyan ülke olmuştur. Bütün bu süreçlerde kardeşlerini asla yalnız bırakmayan Türkiye, daha güçlü devlet ve ülke olma mücadelesinde tüm olanaklarıyla yeni Türk Cumhuriyetleri’nin yanında yer almıştır. Kardeşlerimizin bağımsızlığı sonrası Türkiye olarak temennimiz, yeni kurulan kardeş devletlerin bölge ve dünya ile bütünleşmesi ve ülkemizle her alanda güçlü ilişkiler tesis etmeleri olmuştur.”
Ortak dil, din, tarih, bellek ve kültüre sahip olunmasının, ikili ve bölgesel ilişkilerin güçlenmesine zemin hazırladığına işaret eden Bakan Muş, Türk Cumhuriyetleri ile ilişkilerin güçlendirilmesinin, Türkiye’nin daimi vizyonu olduğunu söyledi.
Bakan Mehmet Muş, Türkiye olarak, Türk Cumhuriyetleri ile birlikte, geride bırakılan 30 yıl boyunca ortak bir gelecek inşa etmeye yönelik birçok çalışma yaptıklarını anlatarak, bu doğrultuda gerekli adımları kararlılıkla attıklarını ve buna devam edeceklerini söyledi.
Sadece ikili ilişkileri geliştirmekle kalmadıklarını, aynı zamanda Türk Konseyi ve Uluslararası Türk Kültür Teşkilatı gibi birçok kurumu da hayata geçirdiklerini, Dünya Ticaret Örgütü başta olmak üzere birçok uluslararası kuruluşta güçlü bir iş birliği içinde çalışmaları sürdürdüklerini anlatan Muş, “Bölgemizin ve halklarımızın refahını arttırmak ve gelecek kuşaklarımıza gurur duyabileceğimiz bir miras bırakabilmek için hiç şüphesiz atılacak daha çok adımımız var. Zira biz birlikte olup omuz omuza verirsek dünya sahnesinde Türk devletleri olarak daha güçlü şekilde var oluruz.” diye konuştu.
Muş, bugünkü toplantılarda, Türk dünyasının büyük düşünce adamı İsmail Gaspıralı’nın dediği gibi “dilde, fikirde, işte birlik” düsturu ile bu geleceği inşa etmenin adımlarını hızlandıracaklarını vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz biliyoruz ki Türk dünyası Yusuf Akçura’dan Cengiz Aytmatov’a, Hoca Ahmet Yesevi’den Yunus Emre’ye kadar pek çok büyük düşünür ile dünya tarihine damgasını vurmuştur. İşte bizleri geçmişte birbirimize bağlayan bu güçlü bağ, Türk dünyası olarak hepimizi geleceğe ilişkin ortak bir vizyon geliştirmeye teşvik etmektedir. Ortak gelecek vizyonumuzun temelinde, malların, hizmetlerin, iş insanlarının ve sermayenin daha kolay dolaşımına imkân veren bütünleşik bir altyapının hayata geçirilmesi yer almaktadır. Bu vizyonu hayata geçirmek için özverili davranmamız gerektiğinin bilincindeyiz. Hedefimiz büyük, ama bu hedefe ulaşacak inancımız da tamdır.”
Bakan Muş, Türkiye ve Türk Cumhuriyetleri olarak dünya ile ticaret hacminin 1992 yılında 55 milyar dolar iken, 2020 yılında yaklaşık 10 kat artışla 545 milyar dolar olduğunu aktararak, 1992 yılında dünyaya toplam 23,5 milyar dolar ihracatları varken, bu değerin 2020 yılında yaklaşık 11 katına eriştiğini söyledi.
6 Türk devleti olarak, genç ağırlıklı 160 milyonluk nüfus, 1 trilyon doları aşan milli gelir, sahip olunan doğal kaynaklar, ticaret yollarındaki konumlarıyla büyük bir potansiyele sahip olduklarına dikkati çeken Muş, bu potansiyeli hayata geçirmek için cesur adımlar atılması gerektiğini dile getirdi.
Muş, mal ve hizmet ticaretini geliştirmek ve hedeflere ulaşmak için ticaretin önündeki engelleri kaldırmaları, ticareti daha da serbestleştirmeleri ve iş birliğini geliştirmeleri gerektiğini kaydetti.
Kardeş ülkeler arasında etkileşimi artırmayı, tüm kardeşlerle ticareti kolaylaştırmayı, birbirini tamamlayan ekonomilerin sunduğu fırsatlarla dinamik bir ticaret alanı oluşturmayı amaçladıklarını belirten Mehmet Muş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerde hizmetler sektörünün ağırlığı, tarım ve sanayi sektörünü geçmektedir. Hizmetler, önümüzdeki dönemde dış ticaretin en önemli ayaklarından biri olmaya devam edecektir. Türkiye ve Türk Cumhuriyetleri’nin dünyaya hizmet ihracatı 2019 yılında 79,3 milyar dolar olarak gerçekleşmiş iken, 2020’de ortaya çıkan salgın koşulları nedeniyle bu rakam 44,2 milyar dolara gerilemiştir. Öte yandan, salgın döneminin parlayan yıldızı e-ticaret olmuş, küresel e-ticaret hacmi 2020 yılında 4,2 trilyon dolara ulaşmıştır. Bu yeni dönemde arzumuz, kardeş Türk Cumhuriyetleri ile hizmet ticareti ve e-ticaret alanındaki iş birliğinin güçlendirilmesi ve bu yeni dönemin gerekli kıldığı yasal altyapıyı gecikmeden oluşturulmasıdır.”
Bakan Muş, Türk müteahhitlik sektörünün Türk dünyasında üstlenmiş olduğu projelere de değinerek, “1991 yılından bu yana Türk müteahhitlik firmaları, Türk Cumhuriyetlerinde 98,4 milyar dolar değerinde toplam 2 bin 344 proje üstlenmiştir. Bugüne kadar olduğu gibi firmalarımız, önümüzdeki dönemde de Türk dünyasının kalkınmasına yönelik altyapı projelerini üstlenmeye devam edeceklerdir. İstihdama ve dış ticarete katkısıyla ikili ekonomik ilişkilerimizi geliştiren bir diğer önemli alan da yatırımlardır.” diye konuştu.
2000 yılı sonunda Türk Cumhuriyetlerindeki doğrudan yabancı yatırım tutarının 33 milyar dolar iken, 2020 yılında ise 13 kattan fazla artarak 450 milyar dolara ulaştığını anlatan Muş, şunları kaydetti:
“Ülkemizin Türk Cumhuriyetlerindeki yatırımlarının toplam piyasa değeri 7,7 milyar dolara ulaşmıştır. Türk Cumhuriyetleri’nin ülkemizdeki yatırımları ise 8 milyar dolardır. Bu rakamların daha yükseklere çıkabileceğini biliyoruz. Karşılıklı yatırımların artırılması ortak hedefimiz olmalı, yatırım ortamını geliştirmeye odaklanmalı ve gerekli tüm adımları bir an evvel atmalıyız. Doğu-Batı ekseninde ulaştırma güzergâhları ile bölgemizin etkinliği artmış, kombine ulaştırma ve taşımacılık imkânlarını geliştirmemiz elzem hale gelmiştir.
Amacımız taşımaların kotalarla sınırlandırılmadığı, malların serbestçe taşındığı, maliyetlerin makul seviyelere indirildiği, gümrük işlemlerinin basitleştirildiği ve hızlandırıldığı, malların dolaşımının önündeki engellerin kaldırıldığı ortak bir lojistik altyapısı tesis etmektir. Sadece kara yolunda değil, demir yolunda da iş birliğimizi güçlendirebileceğimiz alanlar mevcut bulunmaktadır. Gelin, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu ile sağladığımız olanağı hep beraber geliştirelim. Türk tarihinde önemli bir yeri olan İpek Yolu’nu ortak çabamızla canlandıralım ve birbirimize daha da yakınlaşalım.”
Bakan Muş, dış ticarette milli paralar konusunda firmaların daha cesur davranabilmeleri için güven artırıcı adımları atmaları gerektiğini belirterek, “Ekonomilerimiz üzerinde döviz baskısını azaltmak için ortak geleceğimizde milli paraların payını artırmamız gerekiyor.” dedi.
Son dönemde küresel ekonomiyi etkileyen önemli eğilimlerden birinin de yeşil dönüşüm olduğuna işaret eden Muş, “Türkiye, insanlık için ortak tehdit olan iklim değişikliğiyle mücadele konusunda vakit kaybetmeden Türk Konseyi bünyesinde de yeşil dönüşüme uyum için ortak çalışmalar yapmaya hazırdır. Dile getirmiş olduğum bütün bu hususlar, Türk dünyası içinde kapsamlı iş birliğini derinleştirecek ve toplumsal refahı artıracak, bölgesel ve küresel barışa istikrar kazandıracak, kısacası ortak gelecek vizyonumuzun gerçekleşmesini tesis edecektir.” diye konuştu.
Bakan Muş, bugün iş insanlarının kendi aralarında gerçekleştireceği görüşmelerin, yatırım projelerinin ve iş imkânlarının sunulacağı toplantıların hayırlara vesile olmasını diledi.