İSTANBUL (İGFA) – Diş hekimliğinde kullanılan gereçlerden beklentimiz canlı dokulara ziyan vermemesi ve tedavi edici özelliklere sahip olması iken, gelişen teknolojiyle birlikte artık ‘rejenerasyon’, yani yenilenme ve ‘doku tamiri’ üzere, dişin kendi dokularını koruyarak düzgünleşmesini sağlamak üzerine geliştirilen tedavi prensiplerinde ‘biyoaktif malzemeler’ ön plana çıkıyor. “Biyoaktif gereçler kalsiyum, flor ve fosfat üzere iyonların yanısıra; antibakteriyel tesir gösterebilen bileşenlerin, diş çürükleri üzerinde durdurucu tesire sahip olan gümüş ve stronsiyum partikülleri üzere iyonların da salınımını yapabilme özelliklerine sahiptir” açıklamasında bulunan Çocuk Diş Hekimliği Uzmanı Dt. Nurgül Demir sözlerine şöyle devam etti: “Bu malzemeler, tıpkı vakitte birtakım iyonların da emilimini sağlayarak, yapılarına katabilir. Biyoaktif malzemelerdeki bu iyon salınımı ve depolama özelliği; temasta bulunduğu diş yüzeylerinde, doku kayıplarına karşı müdafaa sağladığı üzere, diş çürükleri yahut yapısal bozukluklar nedeniyle mineral kaybının başladığı bölgelerde de doku tamirini başlatır. Dişin canlılığının korunmasını sağlayan ‘rejeneratif’ tedavilerde sıklıkla kullanılan biyoaktif malzemeler, iyileştirilebilir evrede ve canlılığını büsbütün kaybetmemiş olan dişlerin, kanal tedavisine gerek duyulmaksızın tedavisine imkan sağlar. Enfeksiyonlu dişlerin kanal tedavisinde de kullanılan biyomateryaller, kemik kaybı görülen bölgelerin güzelleşmesinde rol oynadığı üzere, tıpkı vakitte yeni kemik üretimini da uyarır.”
Bakterilere karşı koruyor
Diş hekimliğinde kullanılan biyoaktif materyallerin, dişin sert ve canlı dokularını rastgele bir tepkiye sebep olmadan bakterilere karşı muhafazası özelliği olduğuna dikkat çeken Dt. Nurgül Demir “Biyoaktif sözünün ‘canlı dokuda biyolojik karşılık oluşturan’ manası dahilinde, bulunduğu bölgede güzelleşme sürecini başlatarak doku yenilenmesinde de etkin vazife alması büyük kıymet taşır. Çocuk diş hekimliğinde, esirgeyici dolgular, dolguların dişe tutunmasını sağlayan bağlayıcı casuslar, pediatrik kaplamaların diş yüzeyine sabitlenmesinde kullanılan ve sızdırmazlığı sağlayarak kaplamaların muvaffakiyetinde kıymetli rol oynayan dental yapıştırıcılar kıymetli gördüğümüz materyallerdendir. Bunların yanı sıra; flor salınımı ve depolama özelliği olan estetik dolgu gereçleri, derin diş çürüklerinin tedavisinde kullanılan ve dişin canlı dokusunu korurken tıpkı vakitte güzelleştirmekte de faal rol oynayan casuslar biyoaktif özelliklerinden yararlanabileceğimiz başka materyallerdir” dedi.
Dişin canlı dokusunun güzelleştirilmesi için altın standart
“Özellikle şimdi kök gelişimi tamamlanmamış ve dişin canlı dokusunu etkileyecek kadar ileri düzeyde çürüklerin görüldüğü genç daimî dişlerde, dişin canlılığının korunarak, tedavisinin bitirilmesi; kök gelişiminin devam etmesini sağlayarak ağızda tutulabilmesi erken yaştaki daimi diş kaybı riskini kıymetli ölçüde azaltır” sözlerini kullanan Dt. Nurgül Demir kelamlarına şunları ekledi: “Daha çok yetişkin hastalarımızı ilgilendiriyor üzere görünse de araştırılmaya ve geliştirilmeye devam eden biyoaktif cam teknolojisinin diş hassasiyetinin giderilmesi için üretilen diş macunlarında da kullanılmaya başlandığını ve çocuk diş hekimliğinin birçok tedavi alanında parlak bir gelecek vadettiğini belirtmeliyim. Biyoaktif gereçlerin çocuk diş hekimliğinde bir başka kullanım alanı ise, travma hastalarımız. Kelam konusu çocuklar olunca, diş tedavileri maalesef yalnızca diş çürüğü varlığında planlanmıyor. Çarpışma, düşme üzere travma hikayeleri sonucunda görülen diş kırıkları ile kliniklerimize başvuran hastalarımız için de biyoaktif gereçler hasar gören kırık bölgenin tamiri yahut çürükten bağımsız olarak enfeksiyon riski taşıyan dişin canlı dokusunun güzelleştirilmesi için altın standart diyebiliriz.”