Yıl başından bu yana çip krizi nedeniyle tedarik sorunlarının yaşandığı otomotiv sektöründe, son haftalarda ise yoğun bir fiyatlama mesaisi harcanıyor.
Bilindiği gibi, Türkiye’de satılan otomobillerin fiyatları önce euro kuru, sonrasında ise ÖTV ve KDV gibi vergiler ile şekilleniyor.
Dolayısı ile, otomobil fiyatlarına doğrudan etki eden döviz kurlarındaki yükselişler, markaların 1 ayda birden fazla zam yapmasına neden oluyor.
Hatırlanacak olursa, Merkez Bankası’nın 23 Eylül günü faiz indirimine gittiği saatlerde euro kuru 10.15 TL seviyelerindeydi. 18 Kasım’da tekrar faiz indirimine gidildiğinde 12.13 TL seviyelerinde işlem gören euro kuru, dün itibariyle ise 15 TL’nin üzerindeydi. Rakamlar, euro kurunun 23 Eylül’den bu yana yüzde 50 oranında yükseldiğini ortaya koyuyor.
Euro kurundaki değişimler ile paralel şekilde artan fiyatlar ise, düşük vergi diliminde kalan araç sayısını da bir hayli azaltmış durumda.
En son Ağustos ayında güncellenen mevcut ÖTV sistemine göre, 1.6 litre altındaki motor hacmine sahip bir otomobil, vergisiz fiyatı 150 bin TL’yi geçmediği sürece yüzde 50 vergi diliminde kalıyor. Satış fiyatına göre bakıldığında ise, 265 bin TL’nin altında satılan 1.6 litre motor hacmindeki otomobiller yüzde 50 ÖTV dilimine giriyor. Bir üst dilim olan yüzde 80 ÖTV oranına çıkan otomobillerde ise alt sınır 320 bin TL olarak belirlenmişti.
Fakat, Aralık ayı itibariyle yayınlanan yeni fiyat listeleri, ulaşılabilir ve ekonomik olması amacıyla üretilen birçok modelin bile artık yüzde 80 ÖTV dilimine çıkmasına neden oldu.
Örneğin, Bursa’da üretilen ve Türkiye’nin en çok satan otomobillerinden biri olan Fiat Egea’nın baz versiyonları bile artık yüzde 80’lik vergi dilimine çıkmış durumda. Henüz otomatik şanzıman seçeneğinin hiçbir versiyonda sunulmadığı Egea’da, sadece en alt 2 donanım paketinde giriş motor seçeneği olan 1.4 litre 95 beygirlik versiyonlar yüzde 50 ÖTV’de kaldı. Söz konusu otomobillerin yeni fiyatlarının 265 bin TL sınırına dayanması ise, bundan sonra gelecek ilk zamda Egea’nın tüm versiyonlarının yüzde 80’lik ÖTV’ye geçeceği anlamına geliyor.
Benzer tablo, Türkiye’nin en çok satan diğer otomobilleri için de geçerli. Örneğin, Renault cephesinde Megane Sedan artık tamamen yüzde 80 ÖTV dilimine yükselirken, Clio ve Taliant’ın da alt versiyonları yüzde 50 ÖTV diliminin üst sınırına yaklaştı. Her iki otomobilde de satışa sunulan 1 litre 65 beygirlik motor seçeneklerinin ise yüzde 80 ÖTV’ye daha yolunun olduğu söylenebilir.
Renault bünyesinde ürettiği ekonomik otomobiller ile bilinen Dacia’da ise, yüzde 50 ÖTV diliminde tek bir model kaldı. Sandero Stepway isimli bu otomobil, otomatik şanzımanlı tercih edildiğinde ise fiyatı yüzde 80’lik ÖTV’ye çıkıyor.
Yüzde 50 ÖTV’de kalan diğer araçlara bakıldığında, Kia cephesinde 67 beygirlik Picanto ve 84 beygir gücündeki Rio, Seat’ta ise Ibiza’nın Style donanım paketli ve 1 litrelik 80 beygir gücündeki manuel şanzımanlı versiyonu karşımıza çıkıyor.
Buna göre, Aralık ayı fiyat listelerine göre yüzde 50 ÖTV’de kalan otomobillerin ortak bir noktaya sahip olduğu anlaşılıyor. Öyle ki, düşük vergi diliminde kalan otomobillerden sadece biri hariç hepsinin en fazla 100 beygir güç ürettiği görülüyor. Toyota Corolla’nın Vision donanım paketli 1.5 litrelik motoru ise, ürettiği 122 beygir güç ile yüzde 50 ÖTV’de kalan modeller arasında şimdilik tek istisnayı oluşturuyor.
Sonuç olarak, eğer 100 beygirden daha güçlü bir otomobil almak istiyorsanız, bir model haricinde alabileceğiniz otomobiller artık yüzde 80 ÖTV oranı ile vergilendiriliyor.
Bu yazı yazıldığı saatlerde Peugeot, Citroen, Opel ve Suzuki yeni fiyat listelerini henüz yayımlamadığından, bu 4 markadaki son durumu tespit edemediğimizi de belirtelim.
Yılbaşından bu yana otomobil fiyatlarındaki değişime bakıldığında ise, birçok modelde fiyatların TL bazındaki artışının eurodaki artışın gerisinde kaldığı anlaşılıyor.
Türkiye’de en çok satılan otomobiller üzerinden durumu anlatmaya çalışırsak, Fiat Egea’nın 1.4 Fire Easy versiyonun fiyatı, Ocak ayında 130 bin 900 TL seviyesindeydi. Merkez Bankası’nın Eylül’deki faiz indiriminin ardından artan euro kuru neticesinde Ekim’de zamlanan bu otomobil, 167 bin 900 TL’den alıcı buluyordu. Aralık ayına gelindiğinde ise, euro kurundaki yükseliş Egea’nın söz konusu versiyonunun fiyatını 223 bin 900 TL’ye yükseltti. Yani, 2 ayda yüzde 33, 12 ayda ise yüzde 71 oranında döviz zammı geldi.
Benzer tablo Renault Clio için de geçerli. Clio’nun 1.0 Tce Joy otomatik vitesli versiyonu Ocak ayında 186 bin 900 TL, Ekim ayında 219 bin TL ve Aralık ayında ise 261 bin 900 TL şeklinde fiyatlandı. Rakamlar, Clio’ya 12 ayda yüzde 40, sadece son 2 ayda ise yüzde 20 oranında zam geldiğini ortaya koyuyor.
(Tablolar, en çok satılan otomobillerin yıl içindeki fiyat değişimlerini göstermektedir)
Bir diğer örnek de, Türkiye’nin en çok satılan otomobilleri arasında yer alan Volkswagen Passat. Passat’ın 1.5 TSI Business versiyonu Ocak ayında 437 bin 300 TL’den bayide satılıyordu. Ocak-Ekim arası yüzde 18 artan euro kuru, Passat’ın fiyatına yüzde 17 zam şeklinde yansıdı. Fakat, son 2 ayda yüzde 43 artan euro, Passat’ın fiyatını yeniden artırdı ve Aralık ayında 667 bin 400 TL’ye yükseltti. Böylece Volkswagen Passat’a yıl başından bu yana yüzde 53, son 2 ayda ise yüzde 31 zam gelmiş oldu.
Benzer örnekleri çoğaltmak mümkün. Bu noktada, tablolarda yer verilen örneklerde, aylar içinde vergi oranının değişmemiş olduğunu da belirtelim. Söz konusu örneklerdeki fiyat değişimlerinin içinde herhangi bir vergi artışı söz konusu olmadığından, fiyat değişimlerinde dövizin etkisi daha net görülebiliyor.
Devam edecek olursak, Cardata’nın Habertürk ile paylaştığı verilerde, kur artışlarının otomobillerin TL bazındaki fiyatlarını yükseltmesine rağmen, fiyatların euro bazında ise düşüş yaşadığı net bir şekilde görülüyor. Bir diğer deyişle, TL bazındaki fiyatlar, eurodaki artışın gerisinde kalmış durumda. Ortaya çıkan tablo, markaların önümüzdeki dönemde fiyatları yeni döviz kurlarına göre ayarlamasına ve dolayısı ile yeniden zam yapmasına yol açabilir.
Bu yönde muhtemel bir gelişme ise, yukarıdaki satırlarda belirttiğimiz yüksek ÖTV sorununa yol açacaktır. Neticede, otomobilleri daha ulaşılabilir kılmayı hedefleyen ve özellikle yerli otomobillerin vergi oranını aşağı çekerek önemli bir fiyat avantajı sağlayan Ağustos ayındaki ÖTV matrah düzenlemesinin, artan kurlar yüzünden anlamını yitirmeye başladığı anlaşılıyor.
Bu konuda hem tüketici hem de markalar bazında ise şimdiden haklı bir beklenti oluştuğu söylenebilir.
Son olarak, otomotiv sektöründeki yaşananları Habertürk’e değerlendiren Otomotiv Distribütörleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bilaloğlu’nun, önümüzdeki dönemde ÖTV’de yeniden bir matrah güncellemesi beklediğini söylemesi de sektörün somut bir talebi olarak değerlendirilebilir.