Morales, Türkiye’nin ekonomik görünümüne ilişkin soruları yanıtladı.
“Türkiye ekonomisinin bu yılın sonunda yüzde 9,2 seviyesinde büyümesini bekliyoruz. Güçlü iç talep, güçlü toparlanma üretimi, net dış talep bileşeniyle destekleniyor, ihracat da önemli ölçüde artıyor.” ifadelerini kullanan Morales, Türk ekonomisinin gelecek yıl ise yüzde 3,5 seviyesinde büyümesinin beklendiğini, 2023 yılında ise büyümenin yeniden yüzde 4,5 seviyesine yükselmesinin beklendiğini belirtti.
Enerji fiyatlarındaki artışa ilaveten Türk lirasındaki değer kaybının önümüzdeki dönemde enflasyonda artışa katkıda bulunmasının beklendiğini belirten Morales, “Eylül ayında yaptığımız enflasyon tahminimiz 2021 yılını yüzde 17’nin üzerinde kapatacağımız yönündeydi. Bunun 2022 yılında yüzde 13 seviyesine gerilemesini bekliyoruz.” şeklinde konuştu.
Salgın kısıtlamalarının azaltılmasıyla artan turist sayısının Türkiye’nin ekonomisini olumlu yönde etkilemesinin beklendiğini belirten Morales, “Bu yıl cari açığın yüzde 3 seviyesine, gerilemesini, 2022 yılında yüzde 2,3 düşerek 2023 yılında yüzde 2,4 seviyesinde dengelenmesini bekliyoruz.” İfadesini kullandı.
Türkiye’nin hali hazırda kredi derecelendirme kuruluşu tarafından “BB” notu ve “durağan” not görünümü ile değerlendirildiğini hatırlatan Morales, “Türkiye’nin kredi notu, borç seviyeleri ve bütçe açığı açısından emsallerine kıyasla önemli ölçüde daha iyi durumda olan kamu maliyesine ilişkin Türkiye ekonomisine vurguladığımız bazı güçlü yönlerini yansıtmaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.
Morales, Türkiye’de otoritelerin mali disiplinin korumak konusunda kararlı olduklarının görüldüğünü ekleyerek, “Ayrıca geçmişe baktığımızda gördüğümüz kadarıyla, Türkiye ekonomisi büyümeyi ve farklı türdeki şoklara uyum sağlamayı başardı. Bu pozitif bir unsur olarak önümüze çıkıyor. Bunun yanı sıra Türkiye’de finans sektörü krizlere dayanabildi ve finansal cephede Türkiye için bir çıpa vazifesi görebildi.” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin önünde bazı zorlukların da olduğunu belirten Morales, “Gelecekte politika yapıcıların politika belirsizliğini azaltıp azaltamayacaklarını düşünmek zorundayız. Bu, politikanın gevşemesinin kapsam büyüklüğü ve zamanlaması açısından daha çok parasal tarafla ilgili bir durum. 2023 seçimlerine kadar ek politika teşvik önlemlerinin olup olmayacağı gibi.” ifadelerini kullandı.